TMK Toplumsal Cinsiyet ve Göç Çalışma Grubunun 16 Günlük Aktivizm İçin Ortak Metni

TMK Toplumsal Cinsiyet ve Göç Çalışma Grubu Olarak 16 Günlük Aktivizm İçin Ortak Metin

Kadınlar dünyanın her yerinde birbiriyle kesişen bir dizi eşitsizlikle karşı karşıyadır. Deneyimlerimizden biliyoruz ki savaş, iklim değişikliği, salgın, afet gibi krizler ve acil durumlar ve bunların beraberinde getirdiği zorunlu göçler ve giderek derinleşen yoksullaşma koşulları toplumsal cinsiyet temelli eşitsizlik sebebiyle kadınlar ve kız çocuklarını daha fazla ve orantısız şekilde etkilemekte; bu gruba yönelik şiddet ve ayrımcılık derinleşmektedir. Toplumsal kaynakların bölüşümündeki adaletsizlikler ve nefret söylemi, mülteci, göçmen ve sığınmacı kadınları ve kız çocuklarını dünyanın her yerinde çok katmanlı bir eşitsizlikle karşı karşıya bırakmaktadır. Mülteci ve göçmen kadınlar, kadın olarak kimlikleri nedeniyle ayrımcılığa uğramaktadır.

Ülkemizde yakın zamanda gerçekleşen yıkıcı depremler sonrasında da gözlemlediğimiz üzere, afet durumu bölgedeki kadınların yaşamlarına farklı risk ve şiddet şekilleriyle etki etmeye devam ediyor; mülteci, göçmen ve sığınmacı kadınların ve çocukların korunma ihtiyaçları ise katlanarak artıyor. Aynı zamanda kadınların yaşadıkları toplulukların sorunlarını çözmede oynadıkları rolün önemi depremden sonra bir kez daha gözler önüne serilmiştir. 

Türkiye Mülteci Konseyi (TMK) Toplumsal Cinsiyet ve Göç Çalışma Grubu Toplumsal Cinsiyete Yönelik Şiddetle Mücadele Alanına Dair Aşağıdaki Tavsiyeleri Sunmaktadır:

  1. Mülteci, göçmen, sığınmacı ve yerelden kadınlar afet ve kriz durumlarında ilk müdahale edenler olarak görülmeli ve insani yardım müdahalesinin ön saflarında yaptıkları çalışmalar tanınmalı, insani yardım ve kalkınma müdahalelerindeki liderliklerini yaygınlaştırmak ve güçlendirmek için politika ve programlara yatırımlar yapılmalıdır.
  2. Savaşın ve şiddetin mülteci ve göçmen kadınlar üzerindeki yıkıcı ve orantısız etkisi ve kadın bedeninin silahlaştırılması düşünüldüğünde, mülteci, göçmen ve sığınmacı kadınların barışı koruma ve barış inşası süreçlerinde ve çatışma sonrası kalkınma programlarında eşit şekilde temsil edilmeleri sağlanmalı ve kadınlar çatışmaların çözümü, erken iyileşme/toparlanma ve kalıcı çözümlere erişim ile ilgili süreçlere anlamlı şekilde dahil edilmelidir.
  3. Kadınların ve kadın ağlarının karşısındaki toplumsal ve ekonomik eşitsizlikleri ve yoksulluğu aşmak için bir strateji olarak mülteci, göçmen ve sığınmacı kadınlara ait ekonomik girişimler ve işletmeler ve kadın liderliğindeki diğer işletmeler politika ve yatırımlarla desteklenmelidir.
  4. Farklı sektörlerde, özellikle işletme, bilim, teknoloji, mühendislik, matematik ve dijital ekonomi gibi geleneksel olarak “erkek” alanlar olarak görülen alanlarda mülteci kadınların temsil edilmesi anlamlı şekilde desteklenmelidir.
  5. Farklı zorluklarla karşı karşıya olmalarına rağmen Türkiye’de ve Dünya’da kadınlar bu zorlukların üstesinden gelerek kendi topluluklarını ve toplumlarını iyi yönde dönüştüren liderler, aktivistler ve değişim yaratıcılar olmaktadır. Mülteci, göçmen ve yerelden kadınlar eşit haklara erişmeli, eşit muamele görmeli ve kendi hayatlarına yön veren aktörler olarak kabul edilmelidir.
  6. Mülteci, göçmen, sığınmacı ve yerelden kadınların liderlikleri tanınmalı, bu kadınlar pozitif rol model, hak sahibi ve paydaş olarak kabul edilmeli, yardım bekleyen zayıf, pasif veya kırılgan kişiler olarak lanse edilmemelidir.
  7. Politika yapıcılar toplumsal cinsiyete dayalı suçlara yönelik cezaların caydırıcılığını artırmalıdır. Kadınların yaşadıkları yerlerde kendilerini daha güvenli hissetmeleri için şiddete sıfır tolerans politikaları, hizmetlerde iyileştirme ve altyapı yatırımları ile tamamlanmalıdır.

TMK Toplumsal Cinsiyet ve Göç Çalışma Grubu olarak özellikle mülteci ve göçmen kadınlarla ilgili yukarıdaki taleplerimizi önümüzdeki bir sene içinde izlemeyi taahhüt ediyoruz.   

Arapça ve İngilizce açıklama için galeriye bakınız.

 

WhatsApp chat